Ziynet eşyaları; altın, gümüş gibi değerli madenlerden yapılmış, takı olarak kullanılan süs eşyalarıdır. Kolye, yüzük, bileklik, altın kemer, küpe gibi birçok takı ziynet eşyası olarak kabul edilebilir. Ziynet eşyasının tanımı bu şekilde olsa da Yargıtay ziynet eşyasını geniş yorumlamakta ve çeyrek, yarım, tam altın gibi düğünde takılan hediyeleri ziynet eşyası kapsamında kabul etmektedir.
Eşlerin boşanması halinde, düğünde takılan bu takıların kime ait olduğu sorunu gündeme gelmektedir. Ziynet eşyalarına ilişin talepler boşanma davasıyla birlikte ileri sürülebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonra açılacak ayrı bir davayla da ileri sürülebilir.
Boşanma Halinde Düğünde Takılan Takılar Kime Aittir?
Kanunlarda boşanma halinde düğünde takılan takıların kime ait olacağına ilişkin herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle bu husus uzun yıllar boyunca tartışmalara yol açmıştır. Bu konuda kanunda açık bir düzenleme bulunmadığından, uyuşmazlık Yargıtay içtihatları ile şekillenmektedir. Yargıtayın da, seneler içinde farklı içtihatları oluşmuştur. Hatta yakın zamanda bir içtihat değişikliğine gidilerek uygulamadaki tartışmalar çözüme kavuşturulmuştur.
Yargıtay önceki içtihatlarında; kadına takılan takıların tümünün kadına ait olduğuna, erkeğe takılan takılardan ise yalnızca kadına özgü olmayan takıların erkeğe ait olduğuna karar vermekteydi. Yani erkeğe takılan ve kadına özgü olan takıların kadına ait olduğu kabul edilmekteydi. Çeyrek, yarım, tam altın, para gibi kadına özgü olmayan takıların ise erkeğe ait olduğu kabul edilmekteydi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2021 Tarihli, 2017/1038 Esas, 2021/458 Karar numaralı ilamı; “Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabulü vardır. Söz konusu ziynet eşyasının (altın vs.) evlenme sebebiyle gerek ailelerce ve gerek yakınlarca kadına geleceğinin güvencesi olarak takıldığı kabul edildiğinden emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece genel kural kabul edilecektir. Artık, ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür.” şeklindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bu içtihadından da görüleceği üzere, Yargıtay artık düğünde takılan tüm takıların, kime takılmış olursa olsun kadın eşe ait olduğunu kabul etmektedir.
Düğünde Takılan Takılarda İspat Yükümlülüğü
Yukarıda açıkladığımız üzere düğünde takılan takıların tümü kadına aittir. Ziynet eşyaları, niteliği gereği kolay taşınabilen, saklanabilen şeyler olduğundan evden ayrılan kadının, düğünde takılan takıları da beraberinde götürdüğü kabul edilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.03.2018 Tarihli, 2018/938 Esas, 2018/3830 Karar numaralı ilamı; “Davacı kadın ziynet eşyasının davalı tarafından bozdurulup harcandığını ileri sürmüş, davalı erkek ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür.” şeklindedir.
Kadın eşin, geri almamak üzere erkeğe verdiği takıların ise talep edilmesi mümkün değildir. Düğünde takılan takıların bozdurularak ortak ihtiyaçlar için harcanmış olması tek başında, kadının bu takıları talep etmesine engel değilse de takıların geri alınmamak üzere verildiğinin ispatı halinde koca bunları iade etmekten kurtulur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.03.2018 Tarihli, 2016/14152 Esas, 2018/3189 Karar numaralı ilamı; “Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.” şeklindedir.
Yargıtay içtihatlarına göre, tarafların üçüncü bir kişiye düğün masraflarının karşılığı olarak verilen altınların iade beklentisiyle verildiğinden bahsedilemez. Dolayısıyla bu şekilde verilmiş olan takılan iadesi mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 Tarihli, 2017/1509 Esas, 2020/863 Karar numaralı ilamı; “Yargılama sırasında dinlenilen tanıklar ile birlikte, davalı tanıkları K4 ve K5’nın oluşa uygun olduğu değerlendirilen ifadeleri bir bütün olarak ele alındığında; uyuşmazlık konusu altınların, hemen düğün akşamı, düğünün masraflarını karşıladığı anlaşılan davalının abisine masrafların bedeli olmak üzere davacı ve davalı tarafından birlikte verildiği anlaşılmaktadır. Somut olay itibariyle, davacı ve davalı tarafından üçüncü kişiye masrafların karşılığı olarak verilen altınların iade edilmesi beklentisiyle verildiğinden bahsedilemez. Bu itibarla, davalının, altınların iade edilmemek üzere verildiğini ispatladığının kabulü gerekir.” şeklindedir.
Yukarıda açıkladığımız üzere bu hususta kanunda bir düzenleme olmadığından, Yargıtay içtihatları uygulamaya yön vermektedir. Bu nedenle ziynet eşyaları ile ilgili taleplerde güncel içtihatların takibi büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla düğün takılarına ilişkin uyuşmazlıkların bir boşanma avukatı ile takip edilmesi büyük önem taşımaktadır.